HARUN ARAS
  TUNÇ ÖZTÜRK
 

Büyük Düşler Kurabilen Türk Gençlerine


Değerli arkadaşlarım,

Gençlik, tabiatlarıyla damarlarda akan kan gibi milleti diri tutmaktadır. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Biz cumhuriyeti gençlere emanet ettik.” sözü de bu noktada derin anlamlar içermektedir. Ülkemizde her zaman övündüğümüz büyük oranda genç nüfus vardır. Ancak, gençliğin sayısal çoğunluğundan öte, niteliği ve kalitesi daha büyük önem taşımaktadır. Bu kaliteyi de belirleyen üç unsur vardır: iman; Çağın gereklilikleri çerçevesinde ileri düzeyde mesleki ve entelektüel bilgiye sahip olmaktır; bir milli ülkü sahibi olmak, bu üç unsur çerçevesinde örgütlenen ve yolunu bununla çizen bir gençlik Türk milletinin bekasını sağlayacaktır. Sadece Türk milletinin de değil, Türk-İslam âleminin ve tüm dünyanın bekasını sağlayacaktır. Bizim beklediğimiz ve özlediğimiz Türk gençliği budur. Fakat ülkemizde gençliğin sayısal olarak önemli bir kesimi büyük bir psikolojik buhran içerisindedir. Toplumsal bir ahlaktan yolsun olarak, hedefsiz bir yaşam süren bu gençlik kitlesi var oluş sebebini anlamaktan uzak bir tutum içerisindedir. Bu noktada çağımızın kültürel ve toplumsal ilişkilerini belirleyen etkenleri de göz ardı etmemek lazımdır.

Bugün küreselleşme denilen bir olgu ile ahlaki ve kültürel değerlere saldırlar gelmektedir. Değerli arkadaşlarım bu noktada sizlere bir şema canlandırmak istiyorum. İç içe geçmiş halkalar düşünün. Bu halkaların en dışında kültür halkası bulunmaktadır. İçeride de sırasıyla siyaset, ekonomi ve toplumsal hayat halkaları bulunmaktadır. Bu noktada en dış halka olan kültür halkası’na gelecek bir saldırı içerideki halkaları da etkileyecektir ve nihayetinde de toplumsal yapımız gayri milli unsurla şekillenecektir. Görüldüğü gibi aslında bugünün meseleleri ideolojik olmaktan öte kültürel ve felsefidir ve başbuğumuz merhum Alparslan Türkeş’in dün işaret ettiği gibi ‘sessiz harp’ içerisindeyiz ve bu harp hala devam etmekte; şekil, yöntem, taktik değişse de harp aynı. Bu ortamda düşmanın kim olduğunu görmek zordur. Ancak kimliğini tarif etmek de bir o kadar kolaydır. Bugün düşman, küreselleşme ve emperyalizm’dir. Elbette ki bu iki aracın arkasında Batı Dünyası vardır. Batı, bugün askeri emperyalizmin imkânsızlığını görmektedir ve yeni araçlarını kültür emperyalizmi olarak belirlemiştir. Kültür emperyalizmi, asırlar içerisinde uzun bir tarih zarfında geliştirilen ‘milli şahsiyeti’ meydana getiren manevi ve mukaddes unsurların birer birer harcanıp tüketilerek başka kültür öğelerinin istilasıyla terk edilmesidir.  Bunun için de bugün kullandıkları silahları küreselleşmedir.

Batı bugün kendi emperyalist amaçları çerçevesinde küreselleşme ile bütün toplumları kendi yapılarına benzer bir toplumsal yapıya dönüştürmeyi amaçlamaktadır. Bu yapı da tüketim toplumu’dur. Bugün ülkemizde de bir tüketim toplumu oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bu süreç içerisinde milli değerlerimiz ve kültürümüz de tüketime ve maddeye dayalı hale getirilmeye çalışılıyor. Türk kültürü, tüketim toplumu tarafından tüketilmek üzere üretilen, çeşitli araç ve taklitlerle pazarlanan bir kültürün yoğun propagandası altındadır. Ancak mevzu sadece bu tüketim araçları değildir; bunlarla gelen Dünyadır. Milli bağlardan kopuşun ve kimliksizleştirme sürecinin timsali olarak küreselleşme ile birlikte hayatımıza girmeye çalışan tüketim toplumunun ilkeleri bu çerçevede milli değer ve duruşumuzun önündeki en büyük tehlikedir. Şahsiyat ve maneviyattan kopuş ile tamamen maddiyat üzerine kurulu bu Dünya aynı zamanda insanlar bireyselleştirerek toplumsal birliğe de engel olabilecektir.

Değerli arkadaşlarım,

            Bugün üniversite eğitimi alan gençlerin sayısının arttığını görmekten çok mutluyum. Bu gençlik eğitim seviyesiyle ülkemizin geleceğinin birer teminatıdır. Ancak unutulmamalıdır ki, iyi bir eğitim ve bu eğitim sürecinde elde edilecek entelektüel birikim meslek hayatında pratiğe dönüşmezse bir gösterişten öteye gitmez. Gençlerimiz elbette eğitim kurumlarında sahip oldukları imkanlar çerçevesinde, bu çerçevenin sunduğu niteliklere ulaşmayı kendisine bir hedef tayin edecektir. Aynı zamanda mesleki hedeflerini yüksek tutmak ve üretkenliğini de korumak zorundadır. Ancak bu hal içerisinde milli değer ve duruş sergileyebilecek bir üretkenlik içerisinde olunabilir. Türk gençliği kendi kabiliyet ve eğitim sahalarını iyi belirleyerek, sağlam bir iş bölümü içerisinde olmalıdırlar. Unutmayınız ki, varlığımızın, birlik ve dirliğimizin teminatı; bugünümüzü yarına ulaştıracak olan sizlersiniz. Sizlerin sürekli kendinizi geliştirerek ve üreterek kazanacağı başarılar bu ülkenin refahını arttırmanın tek yoludur. Hedefimiz büyük ve güçlü bir Türkiye’ye ulaşmaktır; Cumhuriyetimizi 100. yılında lider ülke konumuna getirmektir. Bu amaç yolunda birlik, beraberlik ve kardeşliğimiz bozmadan yardımlaşma ve dayanışmamızı diri tutmak zorundayız.

            Yarınlar için büyük düşler kuran, bu düşleri gerçekleştirmek için yanıp tutuşan, emek harcayan, Kızıl Elmaya varış için benliğini ortaya koyup, benlikten sıyrılan ve bütün bu düşleri elleriyle gerçek edecek siz gençlerimizi muhabbetle selamlıyorum…

 

 
 
   
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol